Title of Image

Niteliksiz Dünya

Herhangi bir ilmi bilgisi ve fikri olmayan insanların toplumda etki sahibi olması, toplum için en yozlaştırıcı şeylerden biridir.

Günümüzde ise bu etki önü alınamaz ölçüde arttı. Niteliğin değil niceliğin hüküm sürdüğü modern toplumlarda bizler insanları niceliksel olarak basamaklara yerleştirdiğimiz için en görünür olanlar aslında nitelik olarak en zayıf olanlardır. Görünür olmaları itibari ile de etki sahibi olmaları kaçınılmaz olur.

İnsanların önceliklerini anlamsız bir döngüye iten, hayatı ve yaşantıyı sığ amaçlarla dolduran etki sahipleri ise tam olarak influencer dediğimiz kişilerdir. İnfluencer yerine “kapitalizmin modern köleleri” de diyebiliriz.

 Kapitalizmin en temel amaçlarından biri tüketimi oldukça arttırmak ve aslında kanaat ile varılacak tatmine insanları uzak düşürüp sürekli yeni ürün peşinde koşturarak kendilerine puan kazandırmaktır. İnfluencerlar ise tüketim alanında en temel araçtır var olmasına karşın sürekli bir harcama ve harcatma halindedirler. Bu da herhangi bir muhakeme göstermeden harcama yapma alışkanlığı doğurur. Bu alışkanlık kişiyi öyle esiri altına alır ki insanlar sürekli tüketim içindedir.

Herkes birer taşıyıcı nesne gibi tükettiği şeylerin varlığı ile kendini tanımlama haline girer , insanlar sahip oldukları değerler ve erdemler ile değil elindeki nesnelerle bir imaj çizme gayesindedir.

Şekilciliğin vücut bulmuş hali olan infulencerlar değerlerini girdiği mekanlar ve kıyafetler üzerinden oluştururlar. Yaşayış dediğimiz şey bir showdan ibarettir. Görünüş “olmanın” önüne geçmiştir bu kişiler için “güzel görünmek, iyi görünmek, zengin görünmek” bir hedef halindedir.

Bu durum toplum içinde maddesel dünyanın asıl belirleyici olduğu yanılgısını ortaya çıkarır ve insanlar ister istemez kabul görmek adına bu belirleyiciler dahilinde yaşamaya bilinç göstermedikçe mahkum olur. Bu da kapitalist dünyanın mutlak emelidir çünkü maddesel dünyayı belirleyici kılarak bu noktadan insanları yönetebilmek oldukça kolaydır.

Bu durum yani maddesel olanın asıl belirleyici olduğu durumu gösteriş kavramını en keskin haliyle ortaya çıkarır. Burada Konfüçyüs’ün “gösteriş kültürel zayıflığın bir yansıma halidir” sözünü hatırlamak gerek. Peki biz hayatı gösteriş ile gecen bu kişileri izlediğimiz ve takip ettiğimiz zaman bu yansıma bizim de üstümüze düşmez mi? Düşer ve biz de toplum olarak kültürel anlamda zayıflamaya başlarız ki bu çoktan bizi sarmış bulunmakta...

Zihinsel anlamda iyileşmenin değil bedensel anlamda iyileşmenin revaşta olduğu bu dönemlerde insanların değer yargıları ters düz ediliyor.Değer yargıları gelişmeyen insanların muhakeme yetisi zayıflayacağından ötürü bir ideal oluşturma ve bu ideali gerçekleştirmede gereken cesareti ortaya çıkarma yetisi de kaybolacaktır. Bu yeti kaybolduktan sonra ise kişi çoğunluğun izinden gider ve doğal olarak yanılgıya varır. Kısaca niteliksizliğin değer gördüğü bir toplum manevi ve zihinsel anlamda bir çöküş içindedir. Bunun asıl sorumlusu ne kapitalist sistem ne de niteliksizlerdir asıl sorumlu onlara alan veren bizlerizdir. Çünkü nerede bir kalabalık varsa bir çok kişide orada ne olduğuna önem vermeden sırf kalabalık olduğu için oraya yönelir bu bilinçsizce ilerlemenin birde iç rahatlığı vardır çünkü kalabalık emniyette hissettirir fakat bu bir yanılsamadır. Bu yanılsamaya da ancak eğitim ile karşı durulabilir.

Toplum bireylerden oluşur ve bireyler gereken eğitimi almadığı takdirde iyi bir toplum ortaya çıkamaz. İyi eğitim alan kişiler ise zevkleri ile doğru olanı birbirinden ayırma konusunda gelişmiş dahi olsa bunu hayatına geçirecek derecede bir bilince ve isteğe sahip değildir.

Kim genç bir piyanisti takip ediyor kim yeni çıkan bir dergiyi destekliyor, yada kim bir kıyafet almak yerine kitap satın alıyor ? Bu sitemi oluşturanda bu sistemde yükselenler için el veren de bizleriz. Daha doğrusu bizim algılara ve zevklere yenilen ruhumuz.

Kısaca ne ekiyorsak onu biçiyoruz .İşte tam şu an bir basımda yok olacak kuru otlar değil de yere kok salacak ağaçlar dikmeliyiz uzun vadede bize yarar sağlayacak ve zamana yenilmeden hep ardımızdan gelecek şeylere yoğunlaşmalıyız

Bu ise öncelikle bu gibi kişilere meydanı bırakmadan nitelikli işler yapmak yada yapanların yanında yer almakla başlar...

Toplumsal değişim bir bireyin değişimi ile olmasa da bir bireyin değişimi içindeki ütopik toplum için atacağı en iyi adımıdır.

Herkes bilinçlenmek ve bunu hayatına uygulamak için küçük bir adım atsa bu toplumun bir basamak yukarı çıkmasıdır.

Egerki hiç bir şey değişmeyecek dahi olsa bu düzen sizi değiştirmemiş olur.

Ebedîliğin fâniliğe karşı üstünlüğüne sahip çıkmak ve yaşatmak dileği ile...

 

 






;


Neden Sanat?

Sanat bireyselliğin bilinen en yoğun halidir.

Tüm insanlığın evrensel dili, ortak paydasıdır.


Kişinin duygularını en iyi ifade ediş alanıdır.

İnsanı Picasso' nun deyimiyle günlük yaşamın kirinden arındıran saf bir varoluşdur.

Sanat üreticiliğin en estetik oluşumudur.

Hayal gücünün sınırsızlığında dolaşmaktırr.
Loading...